Allah'im, o gun benim de yuzumu agart! Abdest dualarini okumak, abdestin �d�bina (edeplerine) dahildir. Fikih istilahinda edep; islenmesine sevap terettup eden ve d�nen matlup kabul edilen ama terkine zemm taalluk etmeyen amel demektir.Yani, yapilmasi sevap olan, fakat yapilmamasi da gunah sayilmayan amele "edep" denir. Aslinda, abdest dualari, bizzat Res�l-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'den rivayet edilen dualar degildir ama oz itibariyla O'nun mubarek sozlerine varip dayanmaktadir. Bunlar, selef-i salih�nin bazen ilavelerde bulunarak bazen de biraz kisaltarak, zaman zaman daha farkli ifadelerle seslendirdikleri dualardir. Fakat su muhakkaktir ki, Hak dostlarinin dilinden dokulen ve onlarin engin mulahazalarinin seslendirilmesinden ibaret olan bu icli niyazlar, okuyan kimseleri cok farkli iklimlere ceker goturur, gonullerini en samimi hislerle doldurur ve iclerini ibadet ask u sevkiyle donatir. Samimi bir kul, abdeste baslarken, derg�h-i Il�h�'den kovulmus ve sonsuz rahmetten nasipsiz kalmis seytandan Allah'a siginir; her zaman oldugu gibi abdeste de, engin rahmet sahibi ve yeg�ne merhametli Rahm�n u Rah�m'in adiyla baslar. Sonra, suya temas ederken, Islam nimetinin buyuklugunu dusunur, onu bir isik kaynagi ve manev� lekelerden kurtulma vesilesi kilan ve suyu da madd� kirlerden arinmak icin tertemiz bir nezafet vasitasi yapan Allah'a sukreder. Mazmaza (agiza su verme) aninda, "Allah'im, Kur'�n-i Kerim'i okuma, Seni her zaman gonulden anma, Sana layikiyla hamd u sen�da bulunma ve en guzel sekilde kulluk yapma hususlarinda yardimini istirham ederim. Allah'im, bana Res�l-i Ekrem'in havzindan kana kana icmek nasip eyle; oyle iceyim ki bir daha da ebediyyen susamayayim." der, avuc avuc Kevser yudumlayacagi bir gune erisme umidiyle dolar. Istinsak (buruna su verme) sirasinda, daha dunyadayken otelerin r�yih�sini duymayi diler, ahirette de Cennet'in kokusunu koklamak ve onun nimetlerinden riziklanmak icin dua eder. Yuzunu yikarken, "Allah'im, dostlarinin yuzlerini agartip nurlandirdigin, hasimlarinin cehrelerinin ise kapkara oldugu gun yuzumu agart, beni de nurlandir." diyerek bir kere daha nazarlarini cuma yamaclarina diker. Ondan sonra yikadigi ya da meshettgi her uzuvla beraber ayri bir istegini daha dile getirir: Hesap gununde muhasebesinin kolaylastirilmasini, amel defterinin sag taraftan verilmesini, sacinin ve cildinin atesten korunmasini, Cen�b-i Hakk'in arsinin golgesinden baska siginilacak bir yer bulunmayan mahser gununde Ars-i A'l�'nin himayesine alinmayi, hayat boyunca sadece faydali sozleri dinleyip en guzeline uyanlardan olmayi, cehennem atesinden �z�de kilinmayi, ayaklarin kaydigi o gun sirat koPage Rankusunde ayaklarinin kaymamasini ve cennete yururken yolda kalmamayi talep eder. Abdesti tamamlarken, "Allah'im, sa'y u gayretimi bol bol ihsanlarla mukafatlandir; gunahlarimi magfur eyle, beni bagisla; amellerimi makbul kil, bana k�rli bir ticaret lutuf buyur ve hic zarar ettirme." der; surekli tevbe eden ve temizligi tabiatinin bir yani haline getirip gunahlarindan arinan kullardan olmayi diler.. ve boylece, abdestin her safhasinda bu mulahazalara bagli kalan bir insan adim adim tam bir konsantrasyona yurur. Abdest suyuyla beraber gunahlarinin da dokuldugune inanan mu'min, abdestle kazandigi metafizik gerilimi ez�n-i Muhammed�'yi dinlerken de devam ettirir, hatta daha da artirir.. ezani muteakiben bir de sunnet namaz kilarak derinlik icre derinlige ulasir. Madem, sunnet ve nafile namazlar "cebren linnoksan"dir; yani, farz namazlardaki noksanlari tamamlar, eksigi gedigi giderir.. ve madem Cen�b-i Hak nafileleri ed�ya ekstradan bir yakinlik va'dinde bulunmus; "Kulum Bana, kendisine farz kildigim ibadetlerden daha sevgili olan bir amelle yaklasamaz. Farzlari eda eden kulum n�filelerle Bana yaklasmaya devam eder. Oyle ki, nihayet Ben onu severim. Ben kulumu sevince de artik onun isiten kulagi, goren gozu, tutan eli... olurum." demis.. iste o, bunlari dusunerek ve surpriz bir yakinlik talebini haliyle seslendirerek sunnet namazi tamamlar. Boylece, konsantrasyon adina cok onemli bir adim daha atmis, namazla butunlesme yolunda son mesafeyi de katetmis ve farzi kilmaya hazir h�le gelmis olur. Boyle dikkatli ve hassas bir kul icin, namazi bekletme hic soz konusu degildir, her zaman namazi bekleme esastir. O, namazdan, hatta ezandan evvel abdestini alip "Tam tekmil hazirim Allah'im! Sen bana teveccuh buyurdugun an, nazarlarimin Sana muteveccih oldugunu goreceksin." duygusuyla gerilmis olarak "Haydi, simdi huzuruma cikabilirsin" komutunu bekler; bekler ve bir dizi hazirliktan sonra iyice heyecana gelmis vicdaniyla adeta "Seccadem neredesin!" der. Zaten, abdest oncesinden baslayip ezan ve sunnet namaza kadar surup giden hazirliklar silsilesinde insan boyle bir metafizik gerilimi yakalayamamissa, o iste bir eksiklik var demektir. Fakat oyle olsa da, farzdan once k�met getiren muezzin, insani ibadet dusuncesinden alikoyup m�siv�ullaha ceken her seye son darbeyi indirir ve boylece konsantrasyonunu tamamlayan kul, en derin mul�hazalarla "Allahu Ekber" deyip namaza durur. Meselenin bir diger yani sudur: Asr-i saadette, yuce dinimiz Islam'in emirleri birer semav� m�ide (sofra) gibi ter u t�ze iniyordu. Sahabe efendilerimiz her gun farkli farkli ibadetlerle tanisiyorlardi. Mesela, bir gun namazi ogreniyor, ertesi gun ezani duyuyorlardi. Ezan kulaklarinda tin tin edip iclerine bambaska bir urperti ve heyecan salinca, namazi da iste o huzurla kiliyorlardi. O donemin Muslumanlari, duyup ogrendikleri her meseleyi cok suslu ve pek c�zip buluyor; bu goz alici guzelliklerin cazibesine kapiliyor ve adeta buyuleniyorlardi. Onlar, her an gokler otesinden haber aliyor, her gun yeni bir surprizle karsilasiyor ve bir nevi kesintisiz surprizler kusaginda yasiyorlardi. Surekli yeni bir s�re ya da ayet duyuyor, dinliyor; onunla yunuyor, yikaniyor ve boylece ulv� hislerle donaniyorlardi. Iste, o semav� ve ilah� donanimla da Allah'in huzuruna cikiyorlardi. Dolayisiyla, onlar, metafizik gerilim elde etmek, gereken konsantrasyonu yakalamak ve ibadete hazir hale gelmek icin ziyade bir cehd ve gayrete ihtiyac duymuyorlardi. Surekli maiyyet solukladiklari icin farkina varmasalar da gayr-i ir�d� olarak surekli oteler dusuncesiyle ve manev� duygularla dolu bulunuyorlardi; "Simdi huzura varma zamani!" dedikleri an butun hislerini ve latifelerini ibadet uzerine yogunlastirabiliyorlardi. Bundan dolayidir ki, daha abdeste yonelirken Hazreti Ali Efendimiz'de bet beniz kalmiyor, yuzu sapsari kesiliyordu. Kendisine "Y� Imam! Bu ne hal?" diye soranlara "Daha ne olsun ki, biraz sonra Rabb' imin huzuruna cikacagim!" cevabini veriyordu. OZETLE 1- Abdest dualarini okumak, abdestin �d�bina (edeplerine) dahildir. Hak dostlarinin dilinden dokulen bu icli niyazlar, okuyan kimseleri cok farkli iklimlere ceker goturur ve iclerini ibadet ask u sevkiyle donatir. 2- Abdest suyuyla beraber gunahlarinin da dokuldugune inanan mu'min, bu duygusunu ez�n-i Muhammed�'yi dinlerken daha da artirir.. ezani muteakiben bir de sunnet namaz kilarak derinlik icre derinlige ulasir. 3- Sahabe efendilerimiz, surekli maiyet solukladiklari icin "Simdi huzura varma zamani!" denildigi anda butun hislerini ve latifelerini ibadet uzerine yogunlastirabiliyorlardi. M.Fethullah Gulen (Kursu) |