29 Nisan 2007 Pazar

Hic Bilmeyeceksin

Dun aksam uzeri
Gectim onunden
Penceren kapali
Kapinda ise
Ucusan sararmis yapraklar
Kalmis senden kalan
Bir de kanaryan
Sordu bana
Ayrilik mi var kader de
Evet ayrilik zulmeden kelime
Saklayamadim akan yasta
Sen Vardin…
Meger kabullenmisim
Gidisini…………
Daglarin yeserdi mi
Hic bilmeyeceksin
Ortak olamayacaksin
Hicbir sevinc ve derdime
Tiryakisi olmusken senin
Sen bunu hic bilmeyeceksin
Beraber yurudugumuz
Bu yolda
Yalnizim iste
Yine golgelendi
Mazi
Yillar yili oldu
Donmedin ey sevgili


SE

Ben Daha cok...

BEN DAHA COK
UCURUM KENARLARINDA ACAN DIRI YABAN CICEKLERI SEVDIM...
UZANIP KOKUSUNU ICINE CEKERKEN DUSME TEHLIKESIYLE KARSILASTIGIM ICIN...
BEN DAHA COK SONBAHARI SEVDIM
OLGUN ASIKLARA YATAKLIK YAPTIGI ICIN.. BEN DAHA COK MASUM GUNAHLARI SEVDIM
EN DEHSETLI HAZLARIN ARDINDAN GIRILEN GUNAHIN VICDANA YAPACAGI BASKILARLA BOGUSULMASI GEREKTIGI ICIN..
BEN DAHA COK KALABALIKLARI DEGIL YANLIZLIGI SEVDIM..
ICIMDEKI BENLE RAHATCA ARKADASLIK EDEBILMEMI SAGLADIGI ICIN..
BEN DAHA COK DERINLIKLERI SEVDIM...
GIZEMLERI SIRLARI ORDA BULABILDIGIM ICIN...
VE BEN DAHA COK GUVENIN YERINE OZGURLUGU SEVDIM
GUVENSIZLIK ICINDE BILE
OZGURLUGUN INSANA DAHA COK YAKISTIGINA INANDIGIM ICIN...

Garip Bir Ask Hikayesi

Kalakaliyorum sensizligin ortasinda;koskoca sehirdeki kaldirimlar yutuyor beni.Garip bir ic acimasi yasiyorum,kanasam,kendime aksam seni bulamiyorum...!!!Haykirsam,yola dussem sana varamiyorum.Uzakliginlayuregime oyle bir yuk aliyorum ki ;tasasi baskasina kalmaz yeis frtinasina kapiliyorum.Muzikler caliyor sozsuz ve nakaratsiz.Yine de her sey seni anlatiyor;soz soz,adim adim.Sabah gelirken on koltuktaydim,arka koltukta senin oldugunu dusunup elimle elini tuttum elim isindi.Titrek bir mum alevine takiliverdi gozlerim.Huzun dugumlendi bogazima...!!!(Ki sen benim huzunlu halimi sevmemis miydin?)Kacinci yanmak bu gulum kacinci devredis gunlere.Hikayeler okudum asklara dair.Kafka'nin Milena'sina yazdigi mektuplar geldi aklima...Yillarca birbilerini gorememis ve asklarini satirlara dokmus iki asikve birbirlerinden uzak olumler bagisliyor bedenleri asklarin.Sevdam bir uzun yol bana.Dustum gecmis tarihli takvim yapraklarindan yollara.Adimlarim kan revan bedenimde ve acisiz gunleri mujdeliyor akip giden saniyeler.Gelebilme umudu olmasa bile ruhumu teslim edip sana varma umudu elbet olacaktir.Garip bir ask hikayesi yasanan...!!!Sen uzaklarin turkusu,ben nakaratsiz melodiler..Bir araya gelip buyuk salonlarda soylenen aryalara donmek var ya da birimiz siir tadinda yola devam edecek,Bir digerimiz enstrumantal muzik olarak sozlerini ve siirini arayacak.Ahh gozlerimi gozlerine yaslayamadan dustugum tas yatagim.Sonsuzlugunla sana yalnizlik mujdeliyorum.Cogul sevdalara kosan bedenimle.Merhaba ozgur ruh.Merhaba yarinim...!!!{Murat Tali}

ask acisi cekenlereeeeee

KURTULMAK ICIN YAPILMASI GEREKENLER (MIS....)

* Sosyal yasamdan kopmayin. Bu donemde yalniz kalmak isteyebilirsiniz, ancak yalnizlik, kendinizi iyi hissetmenizi saglamayacak, sizi daha cok yipratacaktir.
Aileniz ve arkadaslarinizla daha cok zaman gecirin, belki de onlari uzun zamandir ihmal ediyordunuz.
* Onunla beraberken yapmak isteyip de yapamadiginiz seyleri yapin. Size, onu hatirlatacak seyleri ortadan kaldirin.
* Imkaniniz varsa kendinize yakin hissettiginiz biriyle kucuk bir tatil yapin. Kafanizi toplamaniz icin faydali olur.
* Kucuk seylerden zevk almaya calisin, mutlu olmak sizin elinizde. Guclu olun ve onun sizi hak etmedigini dusunun.
* Tum bunlarin ardindan, kendinizi asla yeniden asik olmaya zorlamayin.
* Sizi en mutlu eden seyleri yeniden dusunun, o olmadan once neler yapardiniz soyle bir sayin.
* Tum bunlara ragmen icinde bulundugunuz zor durumdan kendinizi bir turlu kurtaramiyorsaniz, mutlaka bir psikologa basvurmalisiniz.

(ALINTI)

...birde O'nu mu kacirayim?...

BIR DE ONU MU KACIRAYIM?

Saklama benden seni,
Duslerimi karartma,
Ve dusuncelerimi zindana atma.
Bak gozume,
Hadi soyle her seyi yuzume,
Durma konus ve kurtar kendini,
Cikar sevdanin en karmasik duzune.

Gitmek mi istiyorsun?
Madem oyle,
Kapiya vurmam kilit,
Hadi git,
Duaciyim yoluna,
Yolun acik ola…

Cok aci konustun,
Demek gidiyorsun,
Yani bir daha yoksun
Oyle mi?...

Muhabbetinin ;
En aci dogrusunu,
En tatli yalanina ben tercih ettim,
Acilar bana,
Anilar sana kalsin,
Bir de yuregimi vereyim,
Ve sana boyle veda edeyim.



…artik…
Azrail sasirsa yolunu,
Yanlislikla kapimi calsa;
Inan itiraz etmem,
Veririm varimi yogumu,
Zaten sen de yoksan,
Giderken;
Aklim gibi canimi da almadiysan,
O’ndan mi kiskanirim?
Hemen davranirim,
Bir seni kacirdim,
Bir de O’nu mu kacirayim?...


kursuni
16.12.02 ---meram---

Kalemini Kiriyorum

KALEMINI KIRIYORUM

Benim kitabimda;
Sevgiyle gelen
Olumle giderdi.
Senin gidisin ;
Bende:
Binlerce olum ederdi…

Bana geldiginde,
Hic donus yolu birakmamistin,
Ama giderken,
Arkana bile bakmamistin.

Nerden bilirdim bir gun donecegini,
Seni dugunumde gorecegimi nerden bilebilirdim?...


Hic aklimdan cikmiyor
Beni birakip gidisin,
Bir cocuk gibi hazirliksiz
Ve yapayalniz ortada terk edisin,
Hic cikmiyor aklimdan…
Ne okul yolu,
Ne cay bahcesiydi,
Nikah dairesiydi,
Omzuma ayrilik yukunu yukledigin yer,
Beni olume surukledigin yer.

Hic aklimdan cikmiyor, unutamiyorum,
Yillar oldu bu hanceri yiyeli,
Bu ihaneti bir turlu yutamiyorum.

Gozlerinden okuyabiliyorum
Benden af dileyisini
Bir sans isteyisini anlayabiliyorum.
Ama artik cok gec;
Simdi ben nikah masasindayim
Simdi kalem benim elimde,
Ve ben kendi kitabimin yasasindayim.
Sen kalbimi kirarken bakmamistin gozlerime,
Ben de senin kalemini kiriyorum
Ve bakmiyorum gozlerine…

KURSUNI
12.07.03

Denizden

ISSIZLIGIN ORTASINDA

Saatlerin 4'u vurdugu an
Issizligin ortasinda
Gozlerim beklemekten yorgun
Icimde sinsi bir sanci
Sensizligi bir bicak gibi sapliyor
Sevdali yuregime...

Dilimde zehir tadi var sigaranin
Bir zamanlar
Tutkun opusunle yanan dudaklarim
O buyulu anlari yeniden yasar gibi
Karanliga dogru uzanmis...

Dort bir yanim ucurum sanki
Her tarafta sensizlik
Bir idam mahkumu gibiyim
Yarini dusunmekten korkuyorum
Yarin oyle uzak ki
Yalnizliktan korkuyorum

Issizligin ortasinda
Yalnizligimdan korkuyorum...


Subat 1992
DENIZ...

Dusun Beni

Zifiri karanlik gozlerinden suzulen sabahlarinda, sefkatle bakmasan da sevgin kadar dusun beni! Bana nefretini verme! Nefretten yana sana verecek hicbir seyim yok.Gozlerinden sicrayan simsekler yuregimi incitiyor. Ve bakamam gozlerine. Sadece yagmurlar veririm bastigin yerlere. Yureginle anla beni ... zifiri karanlik gozlerinden suzulen sabahlarinda, sefkatle bakmasan da sevgin kadar gel ustume!Nefretini verme...Sen hic bakmadin ki gozlerime... gozlerimden suzulemeden yuregime... gozlerimden, yagmurlarla cosan gul yurekli yureklere... anlamak istemedin belki de!Sakin benden nefret bekleme. Kirginsam da bakamiyorsam da kanadi kirik serceler gibi gozlerine, titriyorsam da bu senden korktugumdan degil ki!Anlasana...Beni degil yuregimi, nefretleri tuketen, yok eden guzelligi, yuregimin sahibini, gecelerden aydinliga suzulen sevda gullerinin yapragina sunulan cig tanelerini dusun.Ici bulanik da olsa yuregindeki sevginin, usuyen yuregime nefretini verme!Bir tokat attin gozlerinle bana, anlasan binlerce guller sundum sana! Belki kirginim, belki yorgunum. Ama bil ki, ben bu sevdaya vurgunum!Sevgin kadar dusun beni!Zifiri karanlik gozlerinden suzulen sabahlarinda, sefkatle bakmasan da gordugun bu, bende; bende, benden ote dikenler arasindan, inadina binlerce guller yetisiyor.................ANLASANA................

Yazmasi Bizden,Begenip Puan Vermesi Sizden!

NO: 01

HER DAMLASI SRILSIKLAM ASK

Bardaktan bosalircasina yagan yagmurla basladi Sevdam!
Ben ki sevginden sirilsiklamim.
Bedenim titremez soguktan,Sebebi sen.
Iliklerime isledi Askin,Sendeledim bir vakit.
Tutundum,bagrina yaslandim,Turku turku yagiyordu yagmur Saclarindan iniyordu masum tenine.
Biz Aski islatmadik hic boyle,Seninle biz yuz kizartmadik hicbir zaman!
Kas altindan bakan yuzler,Sozler soyletmedik kimseye,Askim'a bakarken gozlerim,yagmur yerine sanki Melekler iniyordu yeryuzune
Oysa ne kisaydi yasadigimiz omur!
Elele tutusup yururken islak kaldirimda,
Nerden bilebilirdik ustumuze gelen yolcu otobusunu O bizim son yolculugumuz olacakmis Ah!
Etrafimiza toplanan insanlarin yuzunde saskinlik,Korku.
Bizim uzerimizde yalnizca sevgi kalacakti,bitirilemeyenSonra dagildi,bir bir kayboldu insanlar etrafimizdan
O masum Askimiz'in uzerine artik sadece islak ve yarim kalmis ASK akiyordu bedenlerimizden ve basliyordu kisa omrun ardindan uzunca konusulacak Askimiz'in yaz yagmuruyla gelen O islak ASK HIKEYESI...


**************

NO:02

Toz Pembe

Beni ararsan eger birgUn,
Gozlerinin daldigi,
YUreginin daraldigi yerdeyim.
Seni bir busecik optUgUm,
Ugruna oldUgUm yerdeyim.
Askimin kUllendigi,
Umudumun yeserdigi bahcemdeyim.
Sevdami kabullenmedigin yerdeyim.
Yinede bulamadiysan beni;
Acimadan oldUrdUgUn,
Diri diri topraga gomdUgUn,
YUzsUzce arkamdan gUldUgUn yerdeyim.
Kara kara topraklar icinde,
''Toz Pembeyim.''

bir siir dustu geceye...

Bir gul dustu topraga
Bir gozyasi dustu
Iki el silah sesi bozdu gecenin pusuda bekleyisini
Iki mermi dustu topraga
Bir can dustu
Bakir siirlerimin kalemi kirildi
Son yapragi da solmus bir sonbahar aksaminda istanbulun
Teslim olmus yuregim gelgitlerine yureginin
Hayat yolunda en son kulvara dustu yorgun bedenim
Bir gecenin sahte karanliginda
Bir mum alevinde
Bir gece ansizin
Ansizin yorgun dustu
Bir dostun sizisi dustu topraga
Aglamasi
Gulmesi
Gulmesi dustu gecenin sahte karanligina
Gun yuzune cikmamis misralarimin eslik ettigi bir yalnizlik icinde
Gunesi balcikla sivayacak cesaretimin gozlerini kor etti gece
Ve bir daktiloda r tusu oldum sensiz kalinca bir anda
Bir rolde
Bir rakamda
Bir rantta
Bir ruyada
Bir hayatta ne kadar varsam o kadar vardim iste
Bir gul dustu topraga
Bir gozyasi dustu
Iki el silah sesi bozdu gecenin pusuda bekleyisini
Iki mermi dustu topraga
Bir can dustu
Sahte ellerin kiralik kalemleri kirdi siirin belini
Bir dostun gozyasi dustu kalemimin murekkephanesine
Ne zaman yazmak istesem iki satir
Ne zaman aklima gelsen deli ruzgarlar esti arkamdan
Ne zaman arasam seni kovaladi yelkovan akrebi
Tamamlayamadi izdivacini kostekli saatim
Aldigim nefeslerime senin karbondioksitin karisirken
Umitlerin ardinda sakladigim bir ebemkusagi dustu bir gece ansizin ruyama
Karabasanlarin duygu nobetlerinde huzun isgalindeyken yuregim
Bir yalnizlik dustu geceye
Hain pusularinda sevdanin
Pasli bir ranzanin duvara bakan yuzunde tutulmus cetelem
Sivasi dokulmus kuf kokulu bir duvarin sirtinda
Son kullanma tarihi gecmis bir ozgurluk dustu geceye
Yine cezaya girecek
Yine cezali odenecek bu ozgurlugun bedeli
Yine sevgi kaybedecek
Yine kahredecek bu yurek
Bir kahir dustu geceye
Bir sevda
Yarali iki yurek
Kinali iki mermi dustu iki yani
Alt tarafi bir gece
Bir gece dustu geceye alt tarafi
Ve turkusu sensizligin
Ve yalanci mavisi
Bir gul dustu topraga
Bir gozyasi dustu
Iki el silah sesi bozdu gecenin pusuda bekleyisini
Iki mermi dustu topraga
Bir can dustu
Ve siir dustu geceye
Ve bir ben dustu
Ve geceye ben dustum hesapsizca
Bir ben dustu
Bir siir dustu geceye...

Ayrilik Havasi

Ben nefret eyledim sizin gercekten
Yalani severim, yalani gayri
Tiksindim bulbulden, gulden cicekten
Yilani severim, yilani gayri


Yillarca bos yere canimi siktim
Nihayet yol buldum cigirdan ciktim
Beyden efendiden sayindan biktim
Ulani severim ulani gayri


Sapitmis bu diye beni yeriniz
Hakkimda bin turlu hukum veriniz
Omuzumda yuktur dirileriniz
Oleni severim oleni gayri

Abdurrahim Karakoc


tarakci46...

Huznun Adi mi? Sonbahar

Bu kacinci nobet bilmiyorum.Isyanlarim, icimde volkan, sonduremiyorum.
Huzunlu Sonbaharda Gidislerin Sakli.Beklemiyorum...
Beklesemde nafile, bu kacinci yaz Erguvan bahcelerinde sensiz bilmiyorum.
Kizil-mavi aksamlarda seyrediyorum uzaktaki gemiyi.

Kimbilir geminin icinde ne acilar gizli...
Belki analar, babalar agliyor evladim diye.
Belki evlatlar yaniyor ana,baba diye.
Kac sevdali tutturmus sigarasini,
Bakiyor bosluga, acaba nerede diye...

Huzunlu Sonbaharda Gidislerin Sakli.
Sokagindaki uzum baglari sessiz.
Panjurlarin kapali.
Sarmasiklarin bile kusmus birbirlerine.
Dedim ya, kacinci yaz bilmiyorum.
Zaten Beklemiyorum....

Gokyuzu yariliyor,gumbur gumbur yagan yagmur
Korkutuyormu yine seni
Ellerin terliyormu bilmiyorum.

Huzunlu Sonbaharda Gidislerin Sakli.
Hep gec kaliyorsun derdin de,
Yine de saatlerce beklerdin.

Sen,
Tasinirken omuzlarda....
Haklisin,
'SENI SEVIYORUM' demeye coook, cok gec kaldim...

SE

Usume - Bedirhan GOKCE

Sesli Dinleyiniz



USUME

SENI SEVMEK ICIN NE KADAR SEBEP VARSA ICIMDE ..
ISTE , SEVMEMEK ICIN DE OYLE ,
SENI SEVMEK ICIN NE KADAR SOZ VARSA DILIMDE ,
SENI YERMEK ICIN ,
SANA ERMEK ICIN ..
YOK ISTE ,

BIR YALAN UYDURUYORUM BEN KENDIMCE ,
KENDIME UMUTSUZLUK ,
SANA UMUDUM ,
YOLLARINA CARESIZLIK DUSMUS ESKIYA ,
BEN SANA ZEHIR ZEMBEREK SUSKUNLUGUM ,
BEN SANA GOZLERINDEN VURULMUSUM ;
SANA ACILAN KAPILARIN KAPANAN SESINDE ,
BEN SENI DEGIL KENDIMI UNUTMUSUM ;
YARALARIMIN KANAYAN DAMARLARINA ,
UYKUSUZ GECELERIMDEN KOR SOKAKLAR SURMUSUM ;
NE MUTLU BANA ...
NE MUTLU ,
EN COK BIR YILDIZ KAYIYOR BILIYORMUSUNUZ ?
BIR DILEK TUTUYORUM ISTE,
ELLERIN OLUYOR ... TUTUNUYORUM SANA ..
SOLUKSUZ BIR SOKAK LAMBASI ALTINDA ,
SUBAT'A MUEBBET GOZLERINI SUNUYORUM SANA
ANLASANA .....


SENI SEVMEK ICIN NE KADAR SEBEP VARSA ICIMDE ..
ISTE O KADAR YALAN UYDURUYORUM KENDIME ,
O KADAR YALAN ... KIME NE ...

KENDIME YALANLARLA TUTUNUYORSAM KIME NE ?
KENDIMI SENDE UNUTUYORSAM KIME NE ?
SENDE SUSUYOR , SENDE KONUSUYORSAM
SENDE UYUYUP SENDE UYANIYORSAM ,
VURUYORSAM TALAN OLAN UMUDUN MAHZENINDE KENDIMI ,
KIME NE ,
KIME NE KENDIMI KANATIYORSAM SENIN DUSUNCENDE ,
YALAN YADA GERCEK ,
SEN SAKIN GECESIZ UYKULARIMDA USUME !
BEN USUYORSAM KIME NE ....

Bedirhan GOKCE


Usume - Bedirhan Gokce.Mp3

Pia - Bedirhan GOKCE

Sesli Dinleyiniz



PIA

ne olur kim oldugunu bilsem pia'nin
ellerini bir tutsam olsem
boyle uzak uzak seslenmese
ben bir sehre geldigim vakit
o baska bir sehre gitmese
otelleri bombos bulmasam
iclenip buzlu bir kadeh gibi
bugulanip bugulanip durmasam
ne olur sabaha karsi rihtimda
cocuklar pia'yi gorseler
bana haber salsalar bilsem
icimi busbutun yildiz basar
bir hancer gibi cikip giderdim

ben bir sehre geldigim vakit
o baska bir sehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
ustelik parasizim pasaportsuzum
ne olur sabaha karsi rihtimda
seslendigini duysam pia'nin
sirtinda yoksul bir yagmurluk
cocuk gozleri buyuk buyuk
usumus urpermis soluk
ellerini tutabilsem pia'nin
olsem eksiksiz olurdum

Atilla Ilhan


Pia - Bedirhan Gokce.Mp3

Friedrich Nietzsche

Inanclar hakikat dusmanlari olarak, yalanlardan daha tehlikelidir.

*

Hoslanmadigimiz bir dusunceyi one surdugu zaman bir dusunuru daha sert elestiririz. Oysa, bizi pohpohladiginda onu daha sert elestirmek uygun olacaktir.

*

Sahip olunmasi zorunlu tek sey var: Ya yaradilistan ince bir ruhtur bu, ya da bilim ve sanatlar tarafindan inceltilmis bir ruh...

*

Tum idealistler, hizmet ettikleri davalarin her seyden once dunyanin tum oteki davalarindan ustun oldugunu dusunurler. Kendi davalarinin biraz olsun basarili olmasi icin, bu davanin tum oteki insan girisimlerine gerekli olan ayni pis kokulu gubreye acikca ihtiyaci olduguna inanmak da istemezler.

*

Bir kez yurunmus bir yola dusenlerin sayisi coktur, hedefe ulasan az ..



*

Kucucuk bagislarla buyuk mutluluklar kazanmak buyuklugun bir ayricaligidir.

*

Insan, diger insanlardan hicbir sey istememeye, onlara hep vermeye alistigi zaman, elinde olmadan soylu davranir.

*

Acilarin bolusulmesi degil, sevinclerin bolusulmesidir dostlugu yaratan ...

*
Bir seyden hoslanmaktan soz edilir, aslinda dogrusu, bu sey araciligiyla kendinden hoslanmaktir.

*

Kendinden hic soz etmemek cok soylu bir ikiyuzluluktur.

*

Hakikatin temsilcisinin en az oldugu zaman, onu dile getirmenin tehlikeli oldugu zaman degil, can sikici oldugu zamandir.

*

Doga bize aldirmadigindan, doganin ortasinda kendimizi oyle rahat hissederiz ki ...

*

Uygarlasmis dunya iliskilerinde herkes, hic degilse bir konuda kendini baskalarindan ustun hisseder. Genel iyiyureklilik buna dayanir. Cunku, durum elverirse herkes yardim edebilir, o halde bir utanc duymaksizin bir yardimi da kabul edebilir.

*

Yapacak cok seyi olan insan inanclarini ve genel dusuncelerini hemen hemen hic degistirmeksizin korur. Ayni sekilde, bir ulkunun hizmetinde olan her insan ulkunun kendisine artik hic kulak asmaz; onun buna zamani yoktur. Demem su ki, ulkusunun hala tartisilabilir olmasindan yana olmak cikarina aykiridir.

*

Insan diledigi kadar bilgisiyle sisinip dursun, diledigi kadar nesnel gorunsun, bosuna ! Sonunda her zaman ancak kendi yasam oykusunu elde edecektir.

*

Insanlarin tarih boyunca farkina vardiklari asilmaz zorunluluk, bu zorunlulugun ne asilmaz ne de zorunlu oldugudur.

*

Bugun artik kimse olumcul hakikatlerden olmuyor; cok fazla panzehir var.

*

Uygarlik tarafindan yokedilme tehlikesiyle karsi karsiya olan bir uygarlik cagini yasiyoruz.

*

Sevilmis olma istegi kendini begenmisliklerin en buyugudur.

*

Insanlari siddetle kendi uzerine ceken, bir oyunu her zaman kendi lehine cevirmistir.

*

Cok dusunen ve uygulamali dusunen, kendi maceralarini kolayca unutur, ama basindan gecenlerin cagristirdigi dusunceleri hic unutmaz.

*

Biri kendi dusuncesine bagli kalir; cunku ona kendi kendine ulasmis oldugunu sanir. Oteki ise, onu zahmetle ogrendigi ve onu anlamis olmakla ovundugu icin baglidir dusuncesine. Sonuc olarak, her ikisi de kendini begenmislik ...

*

Icine doldurulacak cok sey oldugu zaman, gunun yuzlerce cebi vardir.

*

Bir dusmanla savasarak yasayan kisinin, dusmanini hayatta birakmakta yarari vardir.

*

Aciklanmamis karanlik bir konu apacik bir konudan daha onemli sanilir.

*

Sadece karsitlari cansikici olmayi surdurdukleri icin, arada bir, bir davaya bagli kaliriz.

*

Bir insan kendini hep cok buyuk islere adadiginda, onun baska bir yeteneginin olmadigi pek gorulmez.

*

Acikca buyuk amaclar tasarlayan ve daha sonra bu amaclar icin oldukca yetersiz oldugunu gizlice kavrayiveren kimse, cogu zaman bu amaclardan vazgececek kadar da guclu de degildir. Iste o zaman ikiyuzluluk kacinilmazdir.

*

Gur irmaklar kendileriyle birlikte bir cok cakil ve cali cirpiyi da surukler; guclu ruhlar da bir cok aptal ve mankafayi.

*

Bir insanin gercekten ele almis oldugu dusunce ozgurlugu ile, onun tutkulari ve hatta arzulari da gizli gizli kendi ustunluklerini gostereceklerini sanirlar.

*

Bir insan yogun ve kili kirk yararak dusundugu zaman, sadece yuzu degil govdesi de cekinceli bir havaya burunur.

*

Ruh arayanda, hic ruh yoktur.

*

Insan yiginlarinin davranis bicimlerini onceden kestirmek icin, onlarin guc bir durumdan kendilerini kurtarmak icin hicbir zaman cok onemli bir caba gostermediklerini kabul etmek gerekir.

*

Insan kahkahalarla guldugu zaman, kabaligi ile tum hayvanlari geride birakir.

*

Eylem ve vicdan genellikle uyusmazlar. Eylem, agactan ham meyveleri toplamak isterken, vicdan onlari gereginden cok olgunlasmaya birakir, ta ki yere dokulup ezilinceye kadar.

Ask ve nefret kor degillerdir; ama kendileriyle birlikte tasidiklari ates yuzunden kor olmuslardir.

*

Insan hatasini bir baskasina itiraf ettiginde unutur onu; ama cogu kez oteki kisi bunu unutmaz.

*

Alev, baska seyleri aydinlattigi kadar aydinlatmaz kendini. Bilge de boyledir.

*

Bir konu hakkinda hazirliksiz sorguya cekildigimizde, aklimiza gelen ilk dusunce cogu zaman bizim kendi dusuncemiz degildir; ama bizim sinifimiza, konumumuza ve soyumuza ait olan siradan bir dusuncedir sadece. Oz dusunceler pek ender olarak su yuzune cikarlar.

*

Bizzat kendimizde olan bir degeri ovdugu, oksadigi zaman mucizeyi de, usdisini da kabul ederiz.
Yari-bilim tam bilimden daha ustundur. O, sorunlari olduklarindan daha kolay gorur ve bununla gorusunu daha anlasilir, daha inandirici kilar.

*

Cok dusunen partici olmaya uygun degildir; o, parti arasinda dusuncesini cok cabuk sizdirir.

*

Kotu bellegin iyi tarafi, ayni seylerden bir cok kez, ilk kez gibi yararlanmaktir.

*

Bir kurbanin yoldasi o kurbandan daha cok aci ceker.

YaLnizLigim

Her yeni dogan gunden seni diledim.
Beklemenin sabirsizligi yasadim
Tenha ve sen kokan sokaklarda.
Oysa biliyordum yine gelecektin bana
Yuzunde masum gulumseyisin
Elinde ufak kirmizi canta
Ya cok yoruldum tasisana diyecektin.
Yorulana kadar umarsizca dolasacaktik yollarda
Camlica’nin ardindan gunes tepeye dogru yol aliyor
Saat ayriligi coktan gecmis
Ve ben hala seni bekliyorum
Biliyorum her gun daha da agaracak saclarim
Biliyorum her gun daha da agir gelecek yasamak
Oysa bana soz vermistin, sana soz vermistim
Bir Persembe gecesi gittigin gibi gelecektin
Bende vuslat gunune kadar seni bekleyecektim.
Ne cok dualar ettim tanriya
Bir kez daha goreyim diye ruyamda seni.

Sevdigim, gunume dogan gunesim benim.
Istanbul artik bana dar geliyor.
Sigaraya da basladim yeniden.
Her nefeste seni cektim icime
Her nefeste seni dusundum.
Bu yuzdendi sigaraya duskunlugum.
Tam da mutlulugun sifresini cozmusken
Anlayamadin bu acele gidisin neden....
Toplamadan valizini, dusunmeden sensiz beni
Henuz cizmemistik ki mutlulugun resmini
Oysa biraz umudun mavisinden katacaktik
Birazda gozlerindeki kahverenginden
Icine kalbinin beyazindan koyacaktik
Ve birazda ilk bahar yesilinden...
Daha bitmemisti ki resmimiz
Bu acele gidisin anlamadim neden...
Yine sensiz uyandim
Kac gun oldu sevdigim alisamadim
Ben senin yokluguna dayanamadim

Gecen zamanin inadina daha bir artti acim
Yalnizim sevdigim yalnizim
Kimse anlamiyor beni
Kimse dindiremiyor icimdeki sensizligi,
Oysa “hic adi koyulur mu yalnizligin derdi” Sevil hanim
Ama ben hala adini koyamadim yalnizligim
Annem “Onlarca dostun var ya etrafinda oglum” diyor
Oysa ben sensiz yapayalnizim annem bunu bilmiyor.
Ne cikar ki etrafimda binlerce insan olsa
Sensiz olmak, yalnizlik demektir benim lugatimda...

Kac zaman gecti sevdigim sen yoksun
Biliyorum donemezsin gittigin yerden
Biliyorum sen daim beni beklersin
Gece uyurken ruyama gelir
Gunduzleri her an beni izlersin.
Ben sensiz dogan her gune lanet ettim.
Her gece tanridan seni istedim.

Sana gelmeyi de beceremedim sevdigim..
Sana gelmeyi de beceremedim.

1500 lerde Ingiltere

1500�lerde Ingilterede isler soyle yapiliyordu:

Insanlarin cogu Haziranda evleniyordu Cunku senelik banyolarini Mayis ayinda yapiyorlar, Haziranda hala cok kotu kokmuyorlardi. Ama yine de kokmaya basladiklari icin gelinler vucutlarindan cikan kokuyu bastirmak amaciyla ellerinde bir buket cicek tasiyordu.

Banyolar ici sicak suyla doldurulmus buyuk bir ficidan meydana geliyordu. Evin erkegi temiz suyla yikanma imtiyazina sahipti. Ondan sonra ogullari ve diger erkekler, daha sonra kadinlar, sonra cocuklar ve en son olarak da bebekler ayni suda yikaniyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki icinde gercekten bir seyleri kaybetmek mumkundu. Ingilizcedeki banyo suyuyla birlikte bebegi de atmayin? (Don�t throw the baby out with the bath water) deyimi buradan gelmektedir.

Evlerin catilari ust uste yigilmis kamistan yapiliyor, kamislarin altinda tahta bulunmuyordu. Burasi hayvanlarin isinabilecekleri tek yer oldugu icin butun kediler, kopekler ve diger kucuk hayvanlar (fareler, bocekler) catida yasiyordu. Yagmur yagdigi zaman cati kayganlasiyor ve bazen hayvanlar kayarak catidan asagi dusuyordu. Ingilizcedeki kedi-kopek yagiyor (It�s raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.

Yukaridan evin icine dusen seyleri engelleyecek hicbir sey yoktu. Boceklerin ve buna benzer nesnelerin yataklarin icine dusmesi buyuk bir sikinti olusturuyordu. Etrafinda yuksek direkler ve ustunde ortu bulunan Ingiliz usulu yataklar buradan gelmektedir.

Zemin toprakti. Sadece zenginlerin zemini topraktan baska bir seyden yapilmisti. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan cikmistir. Zenginlerin ahsaptan yapilmis zeminleri vardi. Bunlar kisin islandigi zaman kayganlasiyordu. Bunu onlemek icin yere saman (thresh) seriyorlardi. Kis boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapi acilinca saman disariya tasiyordu. Buna mani olmak uzere kapinin altina bir tahta parcasi konuyordu ki bunun adi "thresh hold" (saman tutan; Turkcesi "esik") idi.

Yemek pisirme islemi her zaman atesin uzerine asili durumdaki buyuk bir kazanin icinde yapiliyordu. Her gun ates yakiliyor ve kazana bir seyler ilave ediliyordu. Cogu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu. Aksam yahni yenirse artiklar kazanda birakiliyor, gece boyunca soguyan yemek ertesi gun tekrar isitilarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni cok uzun sure kazanda kaliyordu. Bezelye lapasi sicak, bezelye lapasi soguk, kazandaki bezelye lapasi dokuz gunluk (peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin mensei budur. Bazen domuz eti buluyorlar o zaman cok seviniyorlardi. Eve ziyaretci gelirse domuz etlerini asarak onlara gosteris yapiyorlardi. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik isaretiydi. Bu etten kucuk bir parca keserek misafirleriyle oturup paylasiyorlardi. Buna yag cignemek (chew the fat) adi veriliyordu.

Parasi olanlar kalay-kursun alasimindan yapilmis tabaklar alabiliyordu. Asidi yuksek olan yiyecekler kursunu cozerek yemege karismasina sebep oluyor, boylece gida zehirlenmelerine ve olume yol aciyordu. Domatesler buna sik sik sebep oldugu icin bunda sonraki yaklasik 400 yil boyunca domateslerin zehirli oldugu dusunulmustu. Cogu insanin kalay-kursun alasimindan yapilmis tabaklari yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullaniyorlardi. Cogu zaman bu tabaklar bayat ekmekten yapiliyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanilabiliyordu. Bunlar hicbir zaman yikanmadigi icin icinde kurtlar ve kufler olusuyordu. Kurtlu ve kuflu tabaklardan yemek yiyen insanlarin agizlarinda "tabak agzi" (trench mouth) denen hastalik ortaya cikiyordu.

Ekmek itibara gore bolusuluyordu. Isciler yanik olan alt kabugu, aile orta kismi, misafirler de ust kabugu alirdi. Bira ve viski icmek icin kursun kadehler kullaniliyordu. Bu bilesim insanlari bazen birkac gun suursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan gecen insanlar bunlarin oldugunu sanip defnetmek icin hazirlik yapiyordu. Bunlar birkac gun sureyle mutfak masasinin ustune yatiriliyor� aile etrafina toplanip yiyip-icerek uyanip uyanmayacagina bakiyordu. Buna "uyanma" nobeti deniyordu.

Ingiltere eski ve kucuk bir yerdi, insanlar olulerini gomecek yer bulamamaya baslamisti. Bunun icin mezarlari kazip tabutlari cikariyor, kemikleri bir "kemik evi"ne goturuyor ve mezari yeniden kullaniyorlardi. Tabutlar acildiginda her 25 tabutun birinde ic tarafta kazinti izleri oldugu goruldu. Boylece insanlarin diri diri gomuldugu ortaya cikti. Bir kisi butun gece boyu mezarlikta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlik nobeti "graveyard shift" denirdi.




Alintidir

Ali Murat Guven: 'Yesil Yol' ve Saddam Huseyin

Frank Darabont'un yonettigi 1999 yapimi “Yesil Yol” (The Green Mile), hayatim boyunca izledigim en iyi cezaevi filmlerinden biri olarak hafizama kazinmistir. Stephen King'in ayni adli romanindan sinemaya uyarlanan bu muhtesem yapit, yalnizca cezaevlerinin insan bedeni ve ruhunu adim adim curuten ic duzeni hakkinda degil, inanc, merhamet ve sucun dogasi uzerine de cok onemli seyler soyler izleyicilerine.

Oykusunde bir cok evrensel degeri barindirdigi icin gunumuzde dunyanin dort bir kosesinde azimsanamayacak olcude hayrana sahip olan bu filmin birbirinden etkileyici sahneleri arasinda ozellikle bir tanesi vardir ki benim de en cok o bolumu izlerken gozlerim dolar.



Cinayetten hukum giymis yasli bir kizilderili, basgardiyan Edgecomb (Tom Hanks) ve yardimcilarinin uyguladigi bir infazla, elektrikli sandalyede olume gonderilir. Kizilderilinin cesedi morga kaldirilirken, gardiyanlar arasinda bulunan ruh hastasi Wetmore (Doug Hutchison) ansizin sedyedeki kurbanin kefenini acar ve “N'aber buyuk reis, kizarmis hindi olmak nasil bir duygu, hic merak etme, cehenneme senin icin kart atacagim” tarzinda alayci bir kac cumle gevelenir. Bunun uzerine, l�kabi “z�lim” (Brutal), ancak kendisi son derece yufka yurekli ve onurlu bir adam olan basgardiyan yardimcisi Howell (David Morse) hisimla geriye doner ve kizilderilinin yanik basiyla oynayip duran psikopat meslektasina “Cek elini o zavalli adamin uzerinden asagilik herif” diye bagirir, “Onun isledigi suc icin verecek bir tek seyi vardi. Onu da erkekce verdi ve artik hic kimseye tek kurus borcu yok!”

Irak Devlet Baskani Saddam Huseyin'in gecen cumartesi sabahi idam sehpasina goturulurken yasadigi alcakca olaylar, bana bir kez daha bu tuyler urpertici sahneyi hatirlatti.

Mukteda El-Sadr, Talabani, Barzan� ve onlarin icteki-distaki iflah olmaz sempatizanlari -ozu itibariyla Isl�m dunyasina esasli bir gozdagi ve onun iki kati hakaret anl***** gelen- bu kepazeligin ardindan istedikleri kadar zil takip oynasinlar; tarih elbette ki dunyanin dehset icinde izledigi infaz sahnesini onlarin kaypak kaleminden degil, olmasi gerektigi gibi kaydedecektir.

Adina ABD denilen kotuluk imparatorlugu, uc yil oncesine kadar Irak adli ulkenin (simdi artik dunya uzerinde boyle bir ulke yok!) yasalligi yeryuzunun butun siyasal organizasyonlari tarafindan taninmis cumhurbaskani ve ordusunun da baskomutani olan Musluman bir lideri, sonu bastan belli uyduruk bir mahkemenin ardindan, inancimizin en kutsal gunlerinden birinde gozumuzun icine baka baka olume gonderdi. Hem de bir devlet baskanina yakismayacak kadar ilkel kosullar altinda, kendisine karsi asla “hukuk adami” ciddiyeti ve suk�netiyle muamele etmeyecegi ayan beyan meydanda olan bir grup Kurt ve Sii serserinin ellerine teslim ederek…


Adami butun ulke bayram namazina kalkarken uzerinde paltoyla ite ceke bir ardiyeye getiriyorlar. Cevredekilerin hepsi sokak serserisinden farksiz. Her kafadan ayri bir ses cikiyor. Kurbana ne bir bardak su veren var, ne de kalabaligi devlet duzenine yarasir bir infaz icin suk�nete davet eden. Saddam asilmadan once kelime-i sahadet getiriyor, bu son sozleri bile sagdan soldan gelen kufurlerle yarida kesiliyor. Cevresindeki herifler sanki Musluman degil de Israil askerleri. Ki bana kalirsa bu hareketi -en azindan boyle bir durumda- Israil askerleri bile yapmazdi. Saddam, hakaretlerden dolayi ilkini dogru duzgun soyleyemedigi kelime-i sahadeti ikinci kez tekrar etmeye calisirken de kapak aciliyor. Sonrasinda ise odadan yukselen sesler, kazanda insan pisiren vahsi yamyamlarin cigliklarindan farksiz…

Saddam'i iktidara getirdikleri 1980'lerin basindan bu yana yirmibes yil sabirla beklediler; ama onu oldurmek icin bayramin sonuna kadar bes gun bekleyemediler. Talabani'ye birinci sinif cumhurbaskanligi makami donatanlar, idam icin uygun bir fizik� ortam, adam asarken serefsizce naralar atilmayacagini ve kurbanin infaza uygun sekilde giydirilmesi gerektigini bilen uc tane de dogru duzgun kanun temsilcisi bulamadilar. Isteseler elbette ki bulurlardi; ama bu uzerinde aylar boyunca pahali bir Hollywood filmi kadar calisilmis olan ozel bir mizansendi. Muslumanlarin onurlarinin iyice, uzerine basa basa kirilmasi icin manzaranin aynen boyle olmasi gerekiyordu.

Sapla samani birbirine karistirmaya pek hevesli olan hirlasma tacirleri bana dalmak icin hic heveslenmesinler. Cunku bu yazinin konusu Saddam'in gecmis gunahlari ya da sevaplari degil. Zaten ABD'nin de basindan beri asla boyle bir derdi olmadi. Bu adam, butun artilari ve eksileriyle birlikte Islam dunyasinin onde gelen liderlerinden biriydi ve kisiligi -ABD'ye karsi fazlasiyla uysal olan- bu cografyada esine pek siklikla rastlanmayan turden bir “dikbasliligi”, “kafa tutuculugu” simgeliyordu.

Halepce'de babasinin kucaginda zehirli gazla bogulan o masum bebek Pentagon'un hic bir zaman umurunda olmadi; tipki vaktiyle Saddam'in emri uzerine oldurulmus Siiler'in de zerre kadar umurunda olmadigi gibi…

ABD, Saddam'i bir bayram sabahi, ceyrek yuzyildir onca ambargoya, siyasal yanlizliga ve dis tehdide ragmen inatla ayakta tuttugu ulkesinde dokuntu bir binada, bayram namazina bes-on dakika kala asarak bir milyarlik Isl�m dunyasina “Ayaginizi denk alin, bana artistlik yaparsaniz hepinizin sonu aynen boyle olur” mesaji verdi. Kahire'ye de, Riyad'a da, Kuala Lumpur'a da, Tahran'a da, Hartum'a da, Ankara'ya da…

Olay, tamamen bundan ibarettir.

O yuzden, Saddam'in idam sahnesini, simdiye kadar Amerikan vahseti adina cok seyler gormus yorgun gozlerimle takip edip, ben toprak oluncaya kadar da hic silinmeyecegi bir beyin kivrimima ozenle kaydettim. Yirminci yuzyil boyunca dunyaya inanilmaz acilar cektiren ve ardindan gelen yeni yuzyilda da cektirmeye yemin etmis bu kan emici ulkeye yonelik kadim nefretimi yalnizca bir saat icinde ikiye katlayarak…

Varsin, bazilari boylesine kahredici bir goruntu karsisinda istedikleri kadar bayram etsinler; bu kesimden “Isl�m� suur” ve “ummet ulkusu” adina zaten hic bir sey bekledigimiz yok. “Mezheb”i “din”den kat be kat ustun tutan, "sirk"in de otesine gecmis bir sozde dindarlik, ideoloji treninin en son vagonuna dolusmus gecikmeli bir irkcilik dalgasi ve ustune de sos olarak biraz marksizm, onlara bundan sonra istikamet olarak fazlasiyla yeter de artar bile.

Isl�m dunyasinin ekseriyeti olarak, bizler, yani Sunnet Muslumanlari, cok daha otelerde bir yerdeyiz simdi; daha derinlerde bir yurek acisinin derdindeyiz. Bunu “devlet adami” oldurmenin bile Isl�m� ve insan� bir us�lu oldugunu (ya da olmasi gerektigini) bilmeyenler asla anlayamazlar. Cunku boyle bir seyi anlayabilmeleri icin tarihte en az bir kez adam gibi bir devlet kurmus olmalari gerekirdi.

Saddam Huseyin, kameranin icadindan bu yana gecen tarihsel surec icinde, katli belgelenebilen diktatorler arasinda, olume en yigitce giden diktator olarak tarihe gecti. Azrail ile karsilasmasina yalnizca saniyeler kala bile cevresinde yavsakca cigliklar atan yabanilere “Erkek olun!” diye bagirisini hic bir zaman unutmayacagiz.

Onun cellatlari da olurken bu kadar cesaretli olacaklar mi hep birlikte goruruz umarim.

Ben Aski Kadehe Sattim

Ben aski kadehe sattim
Gunesi ararken gokyuzunde
Karalara bulandim…
Sahiller sisliydi dogdugumda
Yagmurun sesiyle uyudum
Firtinayla uyandim…
Nice depremlerden sonra
Kirmizilasti kanimla gokyuzu
Catladi yeryuzu sigmadi kabuguna…
Her heyelanda kapandi onum
Baslamadi ki olsun sonum…


Ucurum kenarlari meskenimdi
Her kiza soz kesmis Ruyalarda kalandim…
Yanlisi dogruda aradim.
Ask degildi bekledigim
Mesk degildi sana hissettigim….
Bir an olsun umuttu,
Gulucuklerinin arasinda sakli kalan sirdi
Ogrenemedim…
Ben en basinda kaybettim seni…
Tutamadan kaydin ellerimden
Simdide misrada yaktigim bir sigara ILE
kadehe sattim…

“kinci”

Friedrich Nietzsche

Inanclar hakikat dusmanlari olarak, yalanlardan daha tehlikelidir.

*

Hoslanmadigimiz bir dusunceyi one surdugu zaman bir dusunuru daha sert elestiririz. Oysa, bizi pohpohladiginda onu daha sert elestirmek uygun olacaktir.

*

Sahip olunmasi zorunlu tek sey var: Ya yaradilistan ince bir ruhtur bu, ya da bilim ve sanatlar tarafindan inceltilmis bir ruh...

*

Tum idealistler, hizmet ettikleri davalarin her seyden once dunyanin tum oteki davalarindan ustun oldugunu dusunurler. Kendi davalarinin biraz olsun basarili olmasi icin, bu davanin tum oteki insan girisimlerine gerekli olan ayni pis kokulu gubreye acikca ihtiyaci olduguna inanmak da istemezler.

*

Bir kez yurunmus bir yola dusenlerin sayisi coktur, hedefe ulasan az ..



*

Kucucuk bagislarla buyuk mutluluklar kazanmak buyuklugun bir ayricaligidir.

*

Insan, diger insanlardan hicbir sey istememeye, onlara hep vermeye alistigi zaman, elinde olmadan soylu davranir.

*

Acilarin bolusulmesi degil, sevinclerin bolusulmesidir dostlugu yaratan ...

*
Bir seyden hoslanmaktan soz edilir, aslinda dogrusu, bu sey araciligiyla kendinden hoslanmaktir.

*

Kendinden hic soz etmemek cok soylu bir ikiyuzluluktur.

*

Hakikatin temsilcisinin en az oldugu zaman, onu dile getirmenin tehlikeli oldugu zaman degil, can sikici oldugu zamandir.

*

Doga bize aldirmadigindan, doganin ortasinda kendimizi oyle rahat hissederiz ki ...

*

Uygarlasmis dunya iliskilerinde herkes, hic degilse bir konuda kendini baskalarindan ustun hisseder. Genel iyiyureklilik buna dayanir. Cunku, durum elverirse herkes yardim edebilir, o halde bir utanc duymaksizin bir yardimi da kabul edebilir.

*

Yapacak cok seyi olan insan inanclarini ve genel dusuncelerini hemen hemen hic degistirmeksizin korur. Ayni sekilde, bir ulkunun hizmetinde olan her insan ulkunun kendisine artik hic kulak asmaz; onun buna zamani yoktur. Demem su ki, ulkusunun hala tartisilabilir olmasindan yana olmak cikarina aykiridir.

*

Insan diledigi kadar bilgisiyle sisinip dursun, diledigi kadar nesnel gorunsun, bosuna ! Sonunda her zaman ancak kendi yasam oykusunu elde edecektir.

*

Insanlarin tarih boyunca farkina vardiklari asilmaz zorunluluk, bu zorunlulugun ne asilmaz ne de zorunlu oldugudur.

*

Bugun artik kimse olumcul hakikatlerden olmuyor; cok fazla panzehir var.

*

Uygarlik tarafindan yokedilme tehlikesiyle karsi karsiya olan bir uygarlik cagini yasiyoruz.

*

Sevilmis olma istegi kendini begenmisliklerin en buyugudur.

*

Insanlari siddetle kendi uzerine ceken, bir oyunu her zaman kendi lehine cevirmistir.

*

Cok dusunen ve uygulamali dusunen, kendi maceralarini kolayca unutur, ama basindan gecenlerin cagristirdigi dusunceleri hic unutmaz.

*

Biri kendi dusuncesine bagli kalir; cunku ona kendi kendine ulasmis oldugunu sanir. Oteki ise, onu zahmetle ogrendigi ve onu anlamis olmakla ovundugu icin baglidir dusuncesine. Sonuc olarak, her ikisi de kendini begenmislik ...

*

Icine doldurulacak cok sey oldugu zaman, gunun yuzlerce cebi vardir.

*

Bir dusmanla savasarak yasayan kisinin, dusmanini hayatta birakmakta yarari vardir.

*

Aciklanmamis karanlik bir konu apacik bir konudan daha onemli sanilir.

*

Sadece karsitlari cansikici olmayi surdurdukleri icin, arada bir, bir davaya bagli kaliriz.

*

Bir insan kendini hep cok buyuk islere adadiginda, onun baska bir yeteneginin olmadigi pek gorulmez.

*

Acikca buyuk amaclar tasarlayan ve daha sonra bu amaclar icin oldukca yetersiz oldugunu gizlice kavrayiveren kimse, cogu zaman bu amaclardan vazgececek kadar da guclu de degildir. Iste o zaman ikiyuzluluk kacinilmazdir.

*

Gur irmaklar kendileriyle birlikte bir cok cakil ve cali cirpiyi da surukler; guclu ruhlar da bir cok aptal ve mankafayi.

*

Bir insanin gercekten ele almis oldugu dusunce ozgurlugu ile, onun tutkulari ve hatta arzulari da gizli gizli kendi ustunluklerini gostereceklerini sanirlar.

*

Bir insan yogun ve kili kirk yararak dusundugu zaman, sadece yuzu degil govdesi de cekinceli bir havaya burunur.

*

Ruh arayanda, hic ruh yoktur.

*

Insan yiginlarinin davranis bicimlerini onceden kestirmek icin, onlarin guc bir durumdan kendilerini kurtarmak icin hicbir zaman cok onemli bir caba gostermediklerini kabul etmek gerekir.

*

Insan kahkahalarla guldugu zaman, kabaligi ile tum hayvanlari geride birakir.

*

Eylem ve vicdan genellikle uyusmazlar. Eylem, agactan ham meyveleri toplamak isterken, vicdan onlari gereginden cok olgunlasmaya birakir, ta ki yere dokulup ezilinceye kadar.

Ask ve nefret kor degillerdir; ama kendileriyle birlikte tasidiklari ates yuzunden kor olmuslardir.

*

Insan hatasini bir baskasina itiraf ettiginde unutur onu; ama cogu kez oteki kisi bunu unutmaz.

*

Alev, baska seyleri aydinlattigi kadar aydinlatmaz kendini. Bilge de boyledir.

*

Bir konu hakkinda hazirliksiz sorguya cekildigimizde, aklimiza gelen ilk dusunce cogu zaman bizim kendi dusuncemiz degildir; ama bizim sinifimiza, konumumuza ve soyumuza ait olan siradan bir dusuncedir sadece. Oz dusunceler pek ender olarak su yuzune cikarlar.

*

Bizzat kendimizde olan bir degeri ovdugu, oksadigi zaman mucizeyi de, usdisini da kabul ederiz.
Yari-bilim tam bilimden daha ustundur. O, sorunlari olduklarindan daha kolay gorur ve bununla gorusunu daha anlasilir, daha inandirici kilar.

*

Cok dusunen partici olmaya uygun degildir; o, parti arasinda dusuncesini cok cabuk sizdirir.

*

Kotu bellegin iyi tarafi, ayni seylerden bir cok kez, ilk kez gibi yararlanmaktir.

*

Bir kurbanin yoldasi o kurbandan daha cok aci ceker.

Icimdeki Sen

Sabah besi vururken saatler
Hala yastiga degmemisti saclarim
Saatin her tik deyisinde
Damla damla oldugumun farkindaydim
Her saniye seni fisildiyordu bana
Ve her fisildayisinda sana olan
Sevgim biraz daha artiyordu
Senin hic haberin olmadan buyutmustum
Icimde kocaman bir sen
Ve hic haberin olmamisti senin
Yuregimin yanginindan
Sabah besi vuruyordu saatler
Ben hala seninleydim ve
Hala degmemisti yastiga saclarim
Sabah oluyor,gunes doguyordu
Bense daha yeni batiyordum
Saatini sasirmis sevdanla beraber
Tan agariyordu
Yuregim yaniyordu
Askinin cikmaz yollarinda
Her saniye seni fisildiyordu kulaklarima
Ve her saniye biraz daha buyuyordu sevgin
Ama sen yoktun
Biliyorum hic olmayacaksin da
Ama ben seni yasayacagim
Icimdeki kocaman senle...

YAZAN:idealist ve nurgullara


Yuregimin en kuytusunda kocaman bir sen tasiyorum NURGULLARA.Seni cok seviyorum.iyi ki varsin...