Ucuncu Sayfa Baris Manco’yu sever miydiniz? Peki Sadri Alisik’i? Kadir Savun, Belgin Doruk, Adile Nasit, Ayhan Isik… Sever miydiniz Erol Tas’i, Hulusi Kentmen’i, Nubar Terziyan’i, Sami Hosses’i? Neden? Daha okurken acimtirak bir hasret duygusuyla burkuldu iciniz degil mi ? Bir anda yirmi yirmibes yil geriye gidip, bir Cumartesi ajanslarinin sonunda buldunuz kendinizi degil mi? Cunku birazdan jenerik girecek ve siz siralanacaksiniz yerde haliya, ya da ustte koltuga. Niye peki?... Eskiye bir hasret mi bu? Yoksa eskiyen yerlerimize, kirlenmisligimize, bir gecmis zaman tazeligi mi? Niye sevdik bu sanatcilari, hem de saygiyla ustelik?.. Hangisi bize ne verdi de sevdik peki, hem de aileden biri gibi?.. Neydi bu kadar sevilmelerinin sebebi? Peki iclerinden hangisi Aleviydi, Cerkesdi, Sunniydi, Azeriydi, Ermeniydi, bilir miydik ? Sadece olunce “Cenaze su saatte su kiliseden kalkiyor” sozunu duyunca, anlardik bazilarinin Ermeni olduklarini. Peki Ermeni olduklarini anlayinca icimizde bir sevgi eksilmesi olur muydu ? Peki, bilir miydik bu olumsuzler, hangi partiye oy verirdi; ya da bir yerlerden yana dururdu? Hayir…Hayir… Hayir… Cunku onlar bizi, biz oldugumuz icin ve oldugumuz gibi sevdiler? Delik ayakkabimizla, yirtik potinimizle, yamali kasketimizle, basimizdaki yemenimizle, anamizin muskasiyla, nasirli ellerimizle; oldugumuz gibi yani. Bize sadece sanatlarini sundu bu olumsuz insanlar, hem de tertemiz yurekleriyle... Biz’e ragmen degiller di cunku. Bizdendiler. Bize goreydiler. Bize en uygun OLANDILAR; ne bir numara buyuk ne bir numara kucuk… Hatta bizdiler... Dayatmadan sundular sanatlarini... Asagilamadan anlattilar bilmediklerimizi... Bizleri hakir gormediler koylu kentli ayirmadan kucakladilar bizi… Ne biz bildik onlarin detayini, ne de merak ettik nerede oturur, ne yerler, ne icerler diye… Biz de kabul ettik Nubar Terziyan’i, hem de cok sevdigimiz kendi dede bakkalimiz gibi... Babamizdan korkar gibi korktuk Hulusi Kentmen’den; en cok da biyigindan, kasindan... O donem cok ters gelse de uzun sacli erkek, saciyla basiyla basimiz ustune koyduk Baris Manco’yu; ustelik olumu ailesinden daha cok sarsmisti bizi... Annemiz kadar sevdik Adile Nasit’i; “Hic cocugu yokmus”u duyunca Adile teyzenin cocuklari olduk hic itirazsiz hemen. Sadece kendine zarar serseriligi sevdik ve bizde sapkayi yan taktik Turist Omer olduk Sadri Alisik’la. Hep Sami Hosses’e acidik, hep Belgin Doruk’a asik olduk, hep Ayhan Isik’a vurulduk. Hep kotu adamdi Erol Tas ama, biz onu da sevdik ve onunla ogrendik, kotuyu de sevmenin kotulugu sevmeden ustun oldugunu... Hep bir Kadir Savun olsun istedik mahallemizde, bize yol gostersin efk�rli gunlerimizde... Biz sebepsiz sevmedik hic birini. Sebepsiz saygi duymadik. Onlar bizi somurmedi. Onlar bizim kanayan yaralarimizdan beslenmedi. Olur olmaz yerde sokaga dokulmediler. Olur olmaz yerde demec vermediler. Kimseyi kirmadilar. Bizi kusturmediler. Bu yuzden yasarken de badem gozluydu onlar… Olunce kiymete binmediler... Zaten cok ama cok kiymetliydiler... Ahlakimiza, toremize, inanis sekillerimize karismadilar. Soytari olmadilar hicbir zaman... Hayallerimizi yikmadilar. Umutlarimizi kirmadilar. Bizi yok saymadilar. Elde var da saymadilar. Onlar islerine saygi duydu biz de onlara… O kadar... Bizim beyaz yuregimizin bir yansimasiydi sanki beyaz perde de gorduklerimizin hepsi. Biz bir opusme sahnesine bakamayacak kadar mahcup ve temizdik cunku yirtilmamisti ar damarimiz bu kadar. Sevdigimizi ifade etmek icin kirk takla atar konusamaz, yuzumuz kizararak mektubu tutusturup, kacardik oradan deli gibi. Sevgilinin percemiydi siirlere konu, gozleri, saclarinin salinisi, oyle bir yan bakisi, kendi ses tonundan kendinin utanmasi. Ya bu gun? Bugun... Kimse suclu degil kimsenin sucu yok bugun. Bugun herkes suclu herkesin sucu var bugun. |