23 Nisan 2007 Pazartesi

Bir Teklif...

Sanki pek cogumuzun omuzlarinda dunyanin yuku varmiscasina dertliyiz, sikintiliyiz, sikayetciyiz. Buyuklerimiz, aldiklari her nefesin hesabini nasil vereceklerini dusunurken, bizler onlarca nimetin icinde utanmadan sikayet ediyoruz halimizden.

Hem Musluman, birakin sikayet hakki olmasini, musibete ugrayanlarin, yarasi olanin yaninda olmalidir o. Cunku ‘teslim olan' anlamindaki Musluman, bu dunyanin gecici oldugunu en iyi bilmesi gereken kisidir.
Yeryuzunde ondan fazla sikinti cekene rastlamayan Peygamber Efendimiz (sas), birakin halinden memnuniyetsizlik gostermeyi, en sikintili zamanlarinda bile sikintida olanlara yardim elini uzatiyordu. Sayisizdir, elindeki hurmayi agzina goturecekken bir baskasina sundugu, ornegi coktur en dertli anlarinda dertlilerin yaninda oldugu... Rahmet Peygamberi, bizlere de ayni tavsiyeyi emir buyuruyorlar: “Kim musibete ugramis birini teselli ederse onun o dert sebebiyle kazandigi sevap kadar sevap kazanir.” (Ibn-i Mace) Sahi, sikintilarin pespese geldigi, insanlarin cesitli dertlerden dolayi psikolojik problemler yasadiklari gunumuzde kac insanin derdine derman olmaya adadik kendimizi? Kac tane dostumuzu, arkadasimizi sadece teselli edip ‘Yanindayim, istedigin zamanda yaninda olurum.' mesajini verdik? Bu yasimiza kadar kac tane genci uyusturucunun, fuhusun cirkin carklarindan cekip cikardik? Yoksa insanligin hizmet bekledigi bizler, kendi cikmazlarimiz icinde bogulup gidiyor muyuz? Yoksa bizler mi teselli edilmeye muhtac hale geldik?

0 yorum: