Artık buraya Haiku eklemeye çalışıcam fakat nedir Haiku kankalar önce bi onu bilelim di mi ama?... Haiku sözcüğü, doğal ya da olağan anlamına gelen hai seslemiyle, gök ya da boşluk anlamına gelen ku sesleminin bileşmesinden oluşmuştur. Şimdiyazımızın birinci bölümünde, ilk seslemin anlamlarına değinmeye çalışalım. HAIKU: BOŞ DOĞA I.DOĞALLIK (OLAĞANLIK) Geleneksel Haiku'nun anlam derinliğine ulaşmanın zorluğu büyük ölçüdeana kural olarak "yaşamın doğal akışını engelleyecek hiçbir tanıma değer verme" ilkesini benimseyen Zen görüşünden kaynaklanır. Düzensiz birzihin ve benmerkezci bir yönelim elbette doğallılığın birincilengelidir. Uygarlık sanatının doğal şeyleri doğal olmayan yollardanyapmak olduğu söylenir. Basho, herşeyi yeniden ve doğrudan doğadanöğrenmeliyiz, sadece doğayı yakından gözleyerek değil, "kendimizişeylerin içine katarak", böylece gözleyen ve gözlenen arasındaki yapayperde kalkar ve şeyler kendiliklerinden ve kendi sesleriyle konuşmayabaşlar demişti.Ne dinginlik--çekirgenin sesitaşlara saplanıyorDoğal çocuksu merakımıza döndüğümüzde yeniden Tagore'un BilinmeyeninŞeytan Minaresi dediği şeyin uğultusunu duyarız. Haiku'nun doğal konusudoğanın karşılıklı etkileşimidir. Doğa'nın ve doğadan türeyen insanınkarşılaştığı anda oluşan etkileşim oluşturur haiku yaşamlarımızı:Nehrin kıyısındabir çocuk oltasını atar-bulutlar dağılırBir haiku ustası seçmek ve ayıklamak için neyin değerli konusunda kendiyargılarını kullanmaz. Deneyiminin yalın öyküsü ne olduğunu basitçeyansıtır. Ustaların yapaylıktan en uzağı diye bilinen Issa'nın aşağıdakihaiku'su bu duruma iyi bir örnek oluşturur:Hiçbir şey olmamış gibi-- karga ordasöğüt burdaŞeylerin yaşamını içerden görme'nin, şeylerin aramızda kendilerini kendilikleriyle görmeleri'nin doğal ama aydınlatılmış durumu nedir? Birhaiku "başlangıç"'ın tazeliğini taşımalıdır. Walt Whitman "şu andaher şey en başında olduğu gibi" demişti. Yalıtılmışlık ve yabancılaşmanın yanlış yollarına saptığımız salt yaşıyor olma durumunun dışında bir dünya. Thoreau, "Bazen Walden Gölü'nün üstünde süzülürüm,varoluşumdan sıyrılıp sadece var olmaya başlarım" diye yazdı. Doğaloluş'umuzda tüm şartlandırılmaların, toplumsal konumumuzun, sağlıkdurumumuzun, mutluluk peşinde koşturmanın, güzelliğin ve önemliliğinve değerliliğin ötesinde özgür oluruz. Düşüncelerimiz dizginsiz atlargibidir, zil çalan yıldızlar, özgürce oynayan çocuklar gibi. Ayrı birfarkındalıkla birlikte, haiku hiçbir şeye saplanıp kalmamış bir anlak'a sahip olmayı öğrendiğimizde boy gösterir. II.BOŞLUK (GÖK): Haiku sözcüğünün ikinci bileşeni boşluk ya da gök anlamına gelen kuseslemidir. Bir Hintli Budist atasözü bu iki kavramı şöyle barıştırır."Birleşin, göğün gökle birleştiği gibi". Gök gibi duru olduğumuzda tümyaşamın birliğini anlayabiliriz. Boşluk kavramı Taoculuğun kalbinde yeralır. Chuang-Tzu, "Tao (yol) boşluktur" demişti; Lao-Tzu "boş olmak,dolu olmaktır". Haiku anlarında sezdiğimiz araoluş bu boşluk-dolulukbirlikteliğinden doğar. Bu boşalma durumunu en iyi anlatan imgelerWallace Stevens'ın Kardan Adam şiirinin şu dizeleridir:Karı dinleyen dinleyiciler için,Ve kendisi hiçliktir, orada Olmayan hiç bir şeyi görmez, Orada olan hiç bir şeyinTa kendisidir"Orada olmayan hiç bir şey". Bunun sezilmesi haiku'nun büyük gizidir.Haiku'nun içine sokmaya çalıştığımız, gerçekten orada olmayan her şeyerişmeyi dilediğimiz birliği dağıtacaktır. Haiku'nun her zaman şimdi ve burada kipinde yazıldığı doğrudur. Ama yine de, paradokssal olarak, öznel kaygılarımız bizi özgür bıraktığındaevrenle uyumlaşırız ve an, zamanın ve uzamın ötesinde metamorfoza uğrar:Bu erden yeri bulmak içinonca arayşıtan sonraşimdi ve burada rastlaşıyoruzTüm şartlandırılmalarımızdan, alışageldiğimiz zihinsel ketlerden,önyargılarımızdan, uyuşmuş duygularımızdan kurtulduğumuzda, sıradan ve küçük şeylerle hafifçe bir temasımız bile evrensel ve ölümsüz olanlabağlantımızı sağlar. Modern haiku'nun sonunda nokta olmayışı, şiiri,William Blake'in "sonsuzluğun günışığı" dediği şeyin içinde,yankılanarak yayılması için açıksonlu tutmak üzeredir. Bir ağaç tohumunu açtığımızda boş kabuk, öyle görünmese de, dev bir ağaç özünün barınağı olabilir. Anlağın özü de aynı şekilde saklanır. Zendeyişlerine bakalım:Hiçbir yerde bulamazsınAnlak, gökte kuşların ayakizi gibidirLi Po'nun dizeleri şiirde özgeci ku'yu şöyle çeviriyor:Kuşlar gökte gözden kaybolduve şimdi son bulut da kuruduDağ ve ben yanyana oturduk, dağ tek başına kalana değinYazımızı Pers şair Rumi'nin sözleriyle bitirelim,kendimizi kendimizden yunalım,ve bu ego-arınmanın sonunda doğanın birliğinin deneyimini kendidoğamızın birliğinde bulmayı umalım |
0 yorum:
Yorum Gönder