Biraz sessiz kalacaktım ölürken, Fırtına camları kırmayacaktı Son akşamın ışıklarıyla erguvan hüzünler örecektim saçlarımdan Geceye asarak gözlerimi gidecektim Karanlığın tasına dolduracaktım yaşamak denen sihri Biliyorum beceremedim zengin sofralar kurmayı gönüllerde Ömrümün zarını hep yoksulluğa attım Ağlarken nasıl gülüneceğini bilemedim, Rabbim Gözlerinde bir ses olacağını bilseydim sevgilinin Daha önce değiştirirdim cinlerimi ve perilerimi Kötü renkleri silerdim tuvallerimden Geriye kalan ölüm yüzlü yokluk yağmurlarını kuruturdum Minyatür zaman aralıklarında peygamber çiçeği büyütürdüm Mutlu olurdum, gök aşıkları süslerken kalbimin dallarını... Kıpkızıl korkular yaşarken ruhunu günaha satmış ölümlüler Gözyaşımı ümit olarak kaydederim defterime Günahkar sokaklar, aziz düşler görse de duvarlarda Ben biraz sessiz kalacaktım ölürken Büyük maceralar çıkmayacaktı ölüm hikayemden... Ben nerde kaybettim Rabbim, biliyorum Güz sokaklarında erkekçe çıkılan savaşlarda türkü söyledim "Bilmem hayal gibi, bilmem düş gibi" Hain pusuları kuran kalleşlere acıdım, kardeşim de olsalar Yosunlu sahillerde, ince maviliklerde saklanan silahları görmedim Susan çiçeklerde, ateş almayan fişeklerde yaşadım yalnızlığı Bembeyaz gemiler durmadı limanlarımda Akpak sular hiç değmedi dilime... Bir şey yok diyorum, değişen, uykusuzluktan Bugün de ölmüyorum, inadına uyuyor bütün böcekler Zamanın umulmadık bir anında çıkıyor karşıma turkuaz gülüşlü yüzü Bir şey yok diyorum, ölüm sessiz gelir, sensiz kaldığım uykularda... Kıyasıya diş geçiriyor canıma onun dalgıç gözleri Soğuk terler döküyorum bir tabut hayaliyle ışıksız pazarlarda Ağan beyazlar altında ısınıyor yüzümün gölgeli haritası Yok oluyorum kör yaylalarında çılgınca özlemenin - Aşk dursa, yürür mü hayat, soruyorum, aydınlıklara... Hangi şarkıyla girsem insanlık tarihine aşk çıkıyor Kağıttan çiçekler bile kokuyor onun ıtırlı nefesinde Göğsünde açan güllerle geçiyorum ayağıma serilmiş sırattan Yağmur altında ıslanan gülüşü koruyor şiirlerimi Ellerim, görkemli bir yaşam seçiyor insanlık tezgahından Ölüm belki, sessizce örtecek sevmeler yorganını üstüme Rabbim, kokuşmuş cesetlerden koru yazgımı Bu kentteki bütün trenleri öldür eğri duran yanlarından Ruhsuz yanan bütün lambalarını söndür aşkın Kurumuş gözlerimize merhamet işle Bir elbise diktir terzilerine günahlarımızı örtecek Ve affedilecek sevmeleri ilham et! Benim sızım, coşkulu bir sevgiden geçer onun sabahlarında Uykulu sessizlikle dağlardan yuvarlanan çığ gibi Çaresiz ve suçsuz bir çağ devrilir sesi geldiğinde kulaklarıma O zaman anlarım ne kadar öldüğümü tamamlanmış tutkularımla El ele tuttuğumuzda gecelerin yolunu... Biraz sessiz ölecektim belki, Ürkütmeden gidecektim insanlığı, Akıl sınavından geçirecektim gökyüzünü Ölü balıklarla yan yana yatacaktım deniz seviyesinde Mikrofonsuz okunacaktı salâm Suzinaktan çalacaktı öldüğümü duyan plaklar Kıyamet kopmayacaktı belki ama üzülecekti bütün anneler Kudurmuş gözleriyle kanunlarını okuyacaktı kıskanç ağızlar Dikenli gülümsemeler patlatacaktı düşman kılıklı kızgın tanrılar Ellerini tutacaktım sızlayan yanlarımdan yüreğinin Acıyla büyüyen ne varsa kalbinde söküp atacaktım Beyazlığını engelleyen bütün başakları kurutacaktım sevgilinin Dolgun bakışlarla kesecektim ateş topu tırnaklarını onsuzluğun Dudağıma dokunan kancalarla korkutacaklardı beni dağıldığımda Cambaz gibi oynatacaklardı aynada yansıyan görüntüsünü Sahici bir aşktır bu diye bağıracaktım, üzeceklerdi beni son nefesimde Uçsuz bucaksız bir ovada gül taktığım göğsünden ayıracaklardı beni Ama götürecektim ya da gidecektim onun ardı sıra Ne söylerse söylesin dili sarhoş tayfaları yaşamın Çekecektim güverteme sadece onun sancağını Geçmişimle sınayacaklardı kalbimdeki sevgiyi Aldırmayacaktım... ÖZCAN ÜNLÜ
Mavi forum |
0 yorum:
Yorum Gönder