29 Mayıs 2007 Salı

Dokunmayın Seslerime...

DOKUNMAYIN SESLERİME....

Dokunmayın seslerime
Yalnızlığımı tüketen seslerime
Böyle yitiriyor kendini
Sesini içinde kaybeden sessizlik
Dokunduruyorum,elimi hüzünle
bir şarkı söylesin diye tenine
Nefesimi üflüyorum dudaklarının kıvrımına
Dillerim öğrenmekten mutlu
Sokağın dili kadar hoyrat
Teninin pürüzsüzlüğünü okşuyorum
Yüzüne akan göz yaşların için
Sen sadece kendine acemiydin
Oysa sokaklar her şeyi bilir
Gülmenin,ağlamanın sessizliğini
Yarım kalmışlığını
Ve usulca kendine veda edişini iç çekerek
Uçarı bir polen gibiyim,
Yalnızlığınla çiftleşmeye muhtaç
Yalnızlığında kaybolmaya hazır
Sessizliğini dinliyorum
Bir ses,sessizliğine dokunacak
Hafif bir ürperti
Sonrası malum
Sen sussan da
Göğüslerinin sesi başka
Sokaklarda bütün sesler aldırmaz
Ayaklarımı vurarak yürüyorum
Çocuksu bir sevinçle
Yinede bir iğdenin dikeni kadar acıtıcı sessizliğin
Israrla biriktiriyor sesleri kalbim
En kılcal damarımdan,şakaklarıma kadar
Sensizlikte içimin bütün Caddeleri bomboş
Ve gözlerin kadar masum aslında
Senin sessizliğini düşünüyorum
Hep kaybetmekten korkarak
Sesimin üstüne bir nisan bulutunu örten bu
Güneş bulutu sarıyor
Bulut sessizliğimi
Yağmur bekliyorum
Ya da düşen bir yıldırımın
yangın sonrası kokusunu
Seni kaybetmek zorunda değilim aslında
Ama bunu bir sen bilmiyorsun
Ses,sessizliği kaybetmek değil
Her ikisini de sokağa bırakmaktır
Dokunmayın seslerime
Onca çığlıktan sonra
Kırılmış bir yanı yarama dokunan
Seni sessizliğinde bulmayı,başkalarına bırakamam
Ellerin buz olmuş
Sessizliğin rüzgarsız okyanus
Ellerim çoktan vedalara alışmış
Ben sesinden umudu kesmişim
Resmini çağırıyorum artık
Onca ses arasından
Sen kendini tanırsın
bul kendini nerede bıraktıysan
Çıkar içinde sakladıklarını

0 yorum: