26 Mayıs 2007 Cumartesi

Eylül Sarısı

Bugün gözlerine benzeyen yağmurlar yağdı bu şehre,
Sokaklarında gözyaşlarımı saklamadan yürüdüm,
Yağmurdan başka ağladığımı anlayan olmadı,
(Sen olsan anlardın.)
Bütün gece iliklerimize kadar ıslandığımız bir günün aydınlığında gözlerinden öpüp tekrar çıplaklığa büründüğümüzü hatırlıyorum,
Ki şimdilerde hatırlamak avutmuyor içimdeki seni hücrelerine kadar hissetmiş çocuğu,
Avutmuyor penceremde gülüşüne benzeyen kuşların kanat sesleri,
Avutmuyor albümlerde saklı mahsun gülüşlerin…

İçimden seslerin geçiyor, sen olsan şimdi,
“Delice tutkulu bir aşksa yaşadığın, bitmişse bile güzeldir!” derdin.
Derdin beni adam etmeyi becerebildiğin için,
Yakışmadı bize bu son, yollarımıza ayrılık yakışmadı,
Savrulmak yakışmadı sevdiğimiz dingin rüzgârlarda sonbahar yaprakları gibi,
Savurmak yakışmadı içimizdeki çocuğun hayallerini Kaf Dağı’nın ardına…

Bir gölge gibi ardından sürüklediğin çaresizliğim,
Gittiğin yollara düşüp ardınsıra gidemeyişim,
Seni her geçen gün büyüyen bir aşkla sevmeye gönüllü meyledişim,
Sevmeyi seninle sevişim,
Gidip dönemeyişim…
Önüm, arkam, sağım, solum….
Sende kaldı…

Sende kalmış,
Nasılsa hep yanımdasın gecelerinden birinde beraber içtiğimiz sigaranın dumanı,
Yudum yudum paylaştığımız bir bardak çayın demi,
Hep şeş attığın tavlamızın pulları,
(Ki hatırla ne çok severdin tavlayı koltuk altıma sıkıştırmayı…)
Doğubayazıt’ta Ağrı Dağı manzarasında Hani Baba Türbesi’nde el ele çekindiğimiz fotoğrafları,
İş olsun diye açtığımız kitaplarımızdan İngilizce Dersi Notları,
Acılar Denizi’nde Ümit Yaşar mısraları,
Öznesini yitmiş yaşantımın dünü, bugünü, yarını,
Sende kalmışâ€¦

Her nasılsa;
Kızıla boyattığın, her rüzgârda yanaklarıma esen saçlarından birkaç tel,
Aynanın karşısına geçip uzun uzun makyaj yaptığında unuttuğun bir rimel,
Tertemiz yıkayıp kaçak çay demlediğin bir demlik,
Sanki ikimizin düğünüymüş gibi kalkıp oynadığın bir şenlik,
Zihnime kazıdığın, anlamını hiç bilmediğim birkaç yöresel sözcük,
Dudaklarımda her hatırladığımda kanayan bir öpücük,
Kağıtlarda unuttuğun hiç çıkmayan bir fal,
Soğuk kış gecelerinde omuzlarına attığın bir şal,
Mavi boncuklarla yaptığın bir bileklik,
Ve çok sevmiş bir adam, bir dağınık, bir yitik
Bende kalmışâ€¦

Ölümlerle sınanan, ayrılıklarla bilenen, karanlıklarla körelen,
Eylül sarısı yüreğim seni istiyor,
Bil ki yüreğime kaskatı otursa da Zeh’r aşk’ın
Sensiz olmuyor…

0 yorum: